KORKUTELİ HABERLERİ TÜMÜ
USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KPSS Sıkıntısını yüreğinde Hissetmek

KPSS Sıkıntısını yüreğinde Hissetmek
05-08-2022

Siyaset, insanları idare etme ve yönetme sanatı. Yönetme olgusu, yönetene maddi veya manevi getiri de sağlıyor. Hal böyle olunca, siyaseten göreve talip olanlar fazlalaşınca işler istenildiği gibi gitmiyor/gidemiyor. Dünya bu mücadele ile uğraşıp duruyor. İnsanların kalabalıklaşmaya başladığı ilk günden beri…

Türkler, tarih sahnesine çıktıkları zamanlardan itibaren siyaset adına mücadele ve kavga vermekten beri olamadılar. Uygurlar, Göktürklerden tutun da Türkiye Cumhuriyetine varıncaya kadar iktidar mücadeleleri sürüp gitti. En son ülkemiz Türkiye 1923’de kuruldu. CHP tek parti idi. Muhalif ve rahatsız kanat Serbest Cumhuriyet fırkasını kurdu. Oradan da Demokrat parti kuruldu. Son yıllarda ise partilerinden kopanlar daha iyi siyaset ve daha mükemmel iktidar adına yola çıktılar. CHP’den Muharrem İnce ve Sarıgüller çıktı, Refah’tan Yeniden Refah çıktı, MHP’den İyi Parti çıktı, Ak Parti’den ise DEVA ve Davutoğlu çıktı. Bu ayrılışlar olunca partilerin içinde güç devşirme mücadeleleri bitti mi? Tabii ki, hayır. Ama daha minimize edilmiştir, denilebilir.

Bize siyaset akademisinde öğrettiklerine göre; bunun adına yönetim biliminde “patronaj” deniliyor. Amiyane tabirler “sen, ben, bizim oğlan” birlikteliği. Hiçbir siyasi parti ve siyasi oluşum patronajdan ayrı tutulamaz. Siyasi parti liderlerinin parti içindeki güçleri de bu patronaj gruplarını idare ve senkronize edebilme kabiliyetinde yatmaktadır.

Gün itibariyle bunu en iyi başaran lider de ERDOĞAN başkandır. Hala tek adaylı kongreler yapması bunun en büyük delilidir. Reis’i despotluk ve tek adamlıkla itham eden Kılıçdaroğlu ve Akşener de partilerinde aynı tek adamlığı mecburen oynamaktadırlar. Bu Avrupa’da da böyledir, Amerika’da da, Uzak Doğu Asya’da böyledir. Hatta Rusya’da dahi böyledir. Medeniyeti ve demokrasiyi hiç kimseye bırakmayan, demokratik usulleri partilerinde en alt seviyelerde bile kullandıklarını iddia eden Avrupalılar bilr patronajdan hali değillerdir. Doğu toplumlarında patronaj aşikar, batıda ise daha naif ve gizli yapılır. Fark bu kadardır…

İktidarda olan Ak Partimiz de bu patronajdan hali değildir. Bu siyasetin doğasında vardır. KPSS skandalı ile tekrar gündeme gelen “parti içindeki birtakım odaklar” hep vardı, olacaklar da. Ama bu odakların dengelenmesini ve güdülenmesini de en iyi yapan Ak Parti idi. Bunun en iyi örneğini genel seçimler öncesi adaylarını belirlemiş olmasında görüyoruz. Muhalefet ise hala parti içi dengelerini çözememiş ve halledememiştir. Zira hala genel seçim adayları belli değildir. Altılı ve altı buçuk ayaklı masalarına rağmen…

KPSS sınavında ortaya çıkan şey soruların topyekün sızdırılması olayı değildir. (Bunu en iyi FETÖ yapıyordu. Çok şükür FETÖ belasını bu millet ve Reis bertaraf etti.) Bazı soruların benzer hallerinin bir dersane tarafından kendi soru bankalarında bulunması olayıdır. Zaten ÖSYM tüm dersanelerden kendi soru bankasına örnek soru her sene almaktadır. Bu mutad bir uygulamadır. Ama sorunun aynısı veya çok çok benzerini soru bankasına gönderilen haliyle sınavda sormak da ÖSYM başkanının ve görevlilerinin kusurudur. Bu da böyle biline.

Reis her konuda olduğu gibi gerekeni yapacak ve öğrencilerimizi mağdur etmeyecektir. Patronaj vardır ama Reisimiz de tabiri caizse Patronumuzdur. Ufak bir arıza çıkmıştır. Gereken Patron ve ekibi tarafından behemehal yapılmaktadır, yapılacaktır. Benden söylemesi…

Ziya ÖZTÜRK
Eğitimci-Yazar

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?